19 Nisan 2012 Perşembe

Yaşama dair ne varsa

çarşıdaki kalabalığın arasında onu farketmek azıcık zordu. Fakat yaklaşınca yüzündeki farklılık derhal anlaşılıyordu.insanların onu şaşkın ve manasız bakışlarla süzmelerine alışmış görmezlikten geliyor; elindeki balonları satmaya uğraşıyordu.bazen çocuklar onun görüntüsünden korkup balon almaktan vazgeçince, canı fazla acıyor ve ıçin ıçin ağlıyordu. Kimsenin yanına yaklaşmak ıstememesi, hayatın fena 1 yüzüydü belki görmek ıstemedikleri.
insanlardan gördüğü bu tepki, onu yaşamaktan soğutuyor, günden güne kahrediyordu. Belki ınsanların bu cin yaklaşımları olmasaydı bu kadar keder çekmezdi. Sattığı 1 kaç balon parasıyla geçinmeye çalısıyordu. Yalnızca ayakta kalmak ıstiyordu, yalnızca bu.
hava kararıyordu. Nerede yaşadığını merak ederek onu takipetmeye başladım. Geniş caddeleri geride bırakarak fasıla yollara saptık. Bu yollardan daha evvel geçmemiştim, fazla eşsiz yerlerdi buraları. Nihayetinde onun yaşadığı yeri öğrenebildim. Yolun nihayetinde 1 barakaya girdi.
eve dönerken yüzündeki yanık ızi ıle yaşadığı yer arasında fikirler üretmeye çalışıyordum. Dönüş yolunda yerdeki 1 şey dikkatimi çekti. Merak ettim, alıp göz attım. Bu azıcık evvelki kadının nüfus cüzdanıydı. Nüfusundaki resimde melek kadar güzel 1 yüze sahipti. Fakat şimdi o simasından hiç 1 yapıt kalmamıştı. Peki neydi o melek çehresi hortlağa, dünya üstü 1 yaratığa dönüştüren olay?
eve geldim çok oturmadan yattım. Tüm gece onu düşündüm. Henüz yirmi mateminde olmasına ınanamamıstım. Sebepi aka olasılıkla yüzünün aldığı kırış kırış görünümdü. Onu öylesine ihtiyar gösteriyordu ki. onun yasındakiler gencliğinin tadını cıkarırken o, ınsanların korkulu ve şaşkın bakışları altında çalışmak ve yaşamak zorundaydı. Belki de Tanrı’dan biricik dileği onlar gibi olabilmekti.
sabah kalkınca derhal çarşıya gittim, onu görebilmek ıçin. Gene aynı köşede yerini almış ve titreyen sesiyle balonları satmaya çalışıyordu. Rengarenk cıvıl cıvıl balonların arasına saklıyordu yüzünü. 1 anlık cesaretle yanına gittim. Azıcık çekingen azıcık da ürkek 1 ıfadeyle hafifçe tebessüm etti. Konuşmak ıstediğimi söyledim. inanmaz biçimde yüzüme göz attı. Ağırbaşlı olduğumu görünce ufak taburesini bana uzattı ve kendiside yere serdiği torbaların üzerine oturdu. Konuşmaya başladık. Konuşma bitinceye kadar gözlerinden diğer 1 yere bakmadım üzülmemesi ıçin. Onu samimiyetle ve keyifle dinledim. Hayatını sordum hikayesini öğrenmek ıstediğimi söyledim. Samimiyetime ınandı ve anlatmaya başladı.
ailesini 1 trafik kazasında yitirmişti. Kaza günü evde sebepi meçhul 1 yangın çıktığını ve kapıyı açamadığı ıçin dışarı çıkamadığını, nihayet anda komşularının farketmesiyle kurtarıldığını anlattı. Yaşamasına karşılık çehresi böyle kalmıştı ve o nedenle hayatta kaldığına sevinemiyordu bile. Hem ailesini yitirmişti hem gençliğini.
kendisi ıçin yaşamıyordu artık. çocukları sevindirmekti en fazla ıstediği şey. Bu nedenle balon satıyordu, birtakım çocuklar ondan ürkse kaçsa da. Artık ınsanların bakışlarına daha çok dayanamayacağını anlatırken gözlerinden akan yaşlara mani olamadı. evvel ağladığını gizlemeye çalıştı benden, sonra caydı. Kim dayanabilirdi ki yaşadıklarına?zaman öyle acele geçmişti ki onunla konuşurken. Eve dönmek zorundaydım,ama biricik başıma dönmek ıstemiyordum.dönüş yolunda yalnız değildim. 2 şahıs döndük eve. Benim 1 yardımcıya ıhtiyacım vardı. Rica etmiştim o şahıs kendisi olabilirmiydi? pek fazla gayret harcadım onu ıkna edebilmek ıçin. Hatta yalvardım kendisine. Dönerken balonlarına veda edip onları gökyüzüne bıraktı. Sarı, pembe, mor balonlar gökyüzünü kapladığında ıkimiz ıçinde yeni 1 hayat başlıyordu artık…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder